2 Şubat 2011 Çarşamba

Büyük Afrika Devrimi


Afrika’da hızla yayılan halk isyanları dur durak bilmiyor. Tunus’la başlayan isyan Mısır’da kanlı devam ediyor. Birçok insanın öldüğü isyanlarda halkların tek parolası: “DEMOKRASİ”…
Yıl 2011… Artık kralların ve diktatörlerin kan emiciliklerine tahammülün kalmadığı yıllardayız. İnsanlar siyasi, kültürel ve ekonomik değişim ve gelişimler sonucu gözlerini açmayı başardı. Demokrasi dünya insanın refahını ve huzurunu sağlayabilecek tek unsurdur günümüzde. Ama Zeynel Abidin Bin Ali gibi, Hüsnü Mübarek gibi muhalefeti engelleyen, yönetimi tekelinde bulunduran ve görevini kendi çıkarları doğrultusunda kullanan insanlar elli yıl bile geçse bir gün muhakkak halkın sabrını taşırabiliyor. Virüs gibi yayılan isyan hastalıkları sıradaki devletleri bekliyor. Paçası tutuşanlar reform sözü veriyor, bir dahaki seçimlere katılmayacağını söylüyor. Bunlar demokrasi adına güzel gelişme açıkçası. Yıllarca halkların kanını emen vampirlerin devrimler karşısında ne yapacaklarını bilememesi beni çok eğlendiriyor.
Suriye devlet başkanı Beşar Esad, halka reform sözü verdi. Bunun anlamı çok açık. “Siz oturun oturduğunuz yerde ben size bir güzellik düşüneceğim. Aldanmayın o isyancılara.”
Yemen devlet başkanı Ali Abdullah Salih ise 2013 yılında yapılacak seçimlere katılmayacağını açıkladı. Bunun anlamı da basittir: “Aman durun yakıp yıkmayın ortalığı ben zaten yakında yolcuyum.”
Şu an Afrika’dan Ortadoğu’ya sıçramaya başlayan halk isyanı Ürdün’ü tehdit etmekte. Yani devrimin en yakın adayı Ürdün.
Hayat pahalılığı nedeniyle halkın ufacık bir gösterisi sonuç verdi ve Kral Abdullah Samir Rifai hükümetini fesh etti. Kral Abdullah’ın bu hareketinin açıklaması da çok basittir: “Tamam Samir’i gönderiyorum ama aman benim koltuğumu ellemeyin.”
Lakin Ürdün’ün de refaha kavuşması için ABD yalakası Abdullah’ın da gitmesi gerektiği aşikardır.
Mısır İsyanından sonra Hüsnü Mübarek’in düşmesi, Beşar Esad’ın isyanlardan korkması ve Tunus’un düşen devlet başkanı Zeynel Abidin’e kucak açan Suudi kralı Abdullah’ın Arap Dünyasındaki otoritesinin sarsılmasından sonra, bu kaos ortamından faydalanıp Arap Dünyasında yeni otoriteyi kurma çabasına giren Ürdün Kralı Abdullah hayatının hatasını yapıyor. Çünkü Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da ki Arap ülkelerinin geleceğini Amerika ve İsrail tayin ediyor.
Durum böyle iken, Ürdün Kralı’nın Amerika yalakalığı yapıp otoriteyi kurmak istemesi kamuoyunda hiç hoş karşılanmaz. Siyasi olarak amacına ulaşabilir belki ama bu isyanın Ürdün’e sıçramasına en büyük sebep olur. Bunun farkında olan Kral Abdullah bu küçük gösteriye karşı hükümetin istifasını istemesi, ABD ile yakınlaşma sonucu çıkabilecek isyanı önlemek amacı taşıyabilir.

Gelelim Demokrasi meselesine…
2011 yılına ulaştığımızda yukarıda örnek verdiğim gibi Ürdün Kralı ve benzeri kişilerin artık halkı kandırması söz konusu değil. Maymun gözünü bu yıl açtı. Arap halkı diktatörlere ve krallara taviz vermiyor. Ve bu zamana kadar her istediğini yapan kan emiciler artık koltuğunu Demokrasi’ye bırakmak zorunda…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder